Camlaşma : Yüksek ısı ile fırınlanırken kilin yüzeyindeki boşlukların büzülmesi
ve
dolarak kapanması.
Cazibe ile Sulama: Daha yüksek seviyeden alınan sulama suyunun araziye cazibe
ile ulaştırıldığı sistemdir .
Cebri Boru: Su alma ağzından kuvvet santralına veya denge bacasına su ileten
boru.
Cep: içinde suyun biriktigi kuyu diplerinde meydana gelmiş boşluk veya oyuktur.
Çamur: Toprak ve suyun akma derecesine kadar sulu karışımı Çevirme Kanalı- Derivasyon
Kanalı: Doğrudan doğruya sulama sistemine su taşıyan ana kanal.
Çek Valf: Otomotik olarak veya elle çalışan, akımı kapatan veya ayarlayan vana.
Çöküntü Kaynağı: Suyu, sadece yeryüzünün su tablasına veya su tablası altına
inmesi dolayisiyle geçirimli malzemeden yeryüzüne çıkan kaynak.
Çökeltme Havuzu: Sulama suyunun bir akarsudan veya açık kanaldan alındıgı zaman
kum ve askı halindeki silti çökeltmek için sprinkler ile sulama sistemi içinde
yapılan
tesis.
C (C) -Santigrat derece (C). Sıcaklık ölçü birimi
Civa (mercury) (Hg) - Zehirli metalik element
, atom sayısı 80, iatom ağırlığı 200.59,
oda
sıcaklığında gümüşümsü yoğun bir görünümündedir.
Çevre (environment) - Organizma, toplum, madde
veya enerjiyi etkileyen bütün dış şartların tamamıdır.
Çevre Koruma Teşkilatı (Environmental Protection Agency-
EPA) -Hava ve su kirliligi,
radyasyon, pestisit zararları ile katı atıkların yok edilmesiyle ekolojik araştırma
girişimlerinde kontrolü sağlamaktan sorumlu Amerikan kuruluşu.
Çözdürme (solubilize) -Deterjan veya aynı işlevi gören bir başka madde aracılığıyla
yağları veya lipid yapısındaki molekülleri suda çözünür hale getirme işlemi.
Çözünme
(dissolve) - Bir sıvı içinde parçalanmak.
Çözünmüş katı maddeler (dissolved solids) - Katı durumda iken suya karışıp çözünür
hale gelmiş bileşikler .
Çözünmüş katılar (dissolved solids) - Suda çözünmüş
olan mineral ve organik metaryaller .
Bu maddeler su buharlaştırıldığında veya kurutulduğunda kalıntı bırakırlar
.Çözünmüş katıların miktarlarinın fazla olması içilebilirliğini ve sanayide
kullanımını
olumsuz etkiler. Suda bu maddelerin konsantrasyonu analitik olarak belirlenir
veya "buharlaştırma sonrası
kalıntı" 'yöntemi ile saptanır.
Çözünmüş oksijen (dissolved oxygen) -Suda çözünmüş halde bulunan oksijen gazı.
Defloridasyon: Sudaki flor düzeyinin dişlerde
leke oluşumunu (florosis) önleyecek seviyeye indirilmesi işlemi.
Deiyonize su: Iyon değişim sistemi ile iyonları ayrıştırılmış su.
Deklorinasyon: Sudan kloru çıkarma işlemi.
Deniz kirliliği: Okyanuslar , körfezler ve denizlerdeki kirlenme.
Deniz yaşamı: Denizde yaşayan bitki ve hayvanlar .Bu organizmalar 3 gruba ayrılırlar:
(1) Benthos -Kelp gibi bitkiler ile dipte yaşayan hayvanlar; (2) Nekton -Balık
gibi yüzen hayvanlar ile su akımından bağımsız hareket eden balinalar; (3)
Plankton -akıma bağlı taşınan çeşitli küçük mikroskopik organizmalar.
Desalinasyon: Çözünmüş halde bulunan tuzları sudan ayırarak suyun saflaştırılması .
Dezenfektan: Sudaki patojen mikroorganizmaları öldürmek için kullanılan bir
maddde.
Doğal su: Kuyudan veya artezyen kuyusundan elde edilmiş, mineral çıkarılması
veya eklemesi yapılmamış sulardır .Bu tür sulara, şağlık otoritelerinin onay
verdiği bir yöntemle, yalnızca mikrobiyolojik olarak işlem yapılabilir.
Dondurmak: Sıcaklığı düşürerek bir sıvın katı hale değişimini sağlamak.Su
için sıcaklık 32 Fahrenhayt veya 0 santigrat derecedir.
Donma:lsı kaybederek sıvı halden katı hale geçme.
E.Coli : İnsanların ve diğer sıcak kanlı hayvanların bağırsaklarında yaşayan
bakteri. Dışkıda bol miktarda bulunur. İçme suyunda E.Coli bulunması bu suda
dışkı ile bulaşma olduğunu ve daha tehlikeli bakterilerin mevcut olduğunu gösterir.
Ekoloji : Organizmalarla çevreleri arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalı.
Ekvator : Yerküre üzerinde '0' derece enlemini gösteren hayali coğrafi çizgi
. Bu çizgi kuzey ve güney kutup noktalarına eşit uzaklıktadır ve dünyayı , kuzey
ve güney yarımküre olmak üzere iki eşit parçaya böler.
Element : Demir, sodyum, karbon, azot ve oksijen gibi birbirlerinden farklı atomlar
içeren 108 temel madde.
Endüstriyel Kirlenme : Endüstriyel atıklar ile oluşan kirlenme.
Erime noktası : Donma noktasının tersine , katı bir maddenin hal değiştrirerek
sıvı hale geçtiği sıcaklık derecesi.
Erozyon : Toprak yüzeyinin akan su, rüzgar, buzlanma gibi sebepler ile yokolması.
Fahrenhayt sıcaklık ölçeği (fahrenheit
temperature scale) : Geniş bir kullanım
alanı olan sıcaklık ölçek sistemlerinden birisidir. Civa ilk defa termometrik
bir araç olarak kullanan Alman Fizikçi D.G.Fahrenheit tarafından geliştirilmiştir.
Bu ölçeğe göre suyun donma noktası 32 °F, kaynama noktası ise 212 °F
olarak belirlenmiş ve bu iki nokta arası 180 eşit parçaya bölünmüştür.
Fenoller (phenols) : Çok düşük konsantrasyonlarda bulunduklarında dahi suda
tat vekoku problemi oluşturan, daha yüksek konsantrasyonlarda sudaki canlılara
zehirli etki gösteren bir grup organik bileşikler. Petrol rafinasyonu, tekstil,
boya, reçine üretimi sırasında oluşan yan ürünlerdir.
Fersah : Üç deniz miline eşit mesafa ölçüsü , 18240 yarda veya 5556 metreye
tekabül eder. Bu uzunluklar ,milletlerin kabul ettiği ayrı ayrı uzunlukta olabilir.
Filika Mataforası : Filikaların sudan kaldırılarak gemiye alınması için kullanılan
matafora.
Filtre : Akışkan olan sıvı yada gazı süzmeye yarayan gözenekli madde. Akışkandaki
asıltı ,çamursu yada katı maddeleri ayırmaya yarar.
Filtrasyon (filtrate) : Filtreden geçirilmiş sıvı.
Firengi : Güvertedeki suyun denize akıtılabilmesi için yalı kütükleri üzerinden
bordaya açılan oluklu delikler.
Fitoplankton : Çoğunlukla bir hücreli su yosunlarından oluşan, sularda yaşayan
bitki topluluğu.
Fiziko-kimyasal arıtım (Physico-Chemical tretment) : Atık su arıtımında pıhtılaşma
, yumaklaştırma ve çöktürme gibi fiziksel ve kimyasal süreçleri içeren arıtım
basamaklarının tümü.
Florid (fluoride) : Florun diğer bir elementle yapmış olduğu bileşik. İçme sularına
diş çürümlerini önlemek amacıyla eklenir.
Fosfat (phosphate) : Fosfat (PO4-3) grubu içeren kimyasallar için kullanılır.
Fosfat grubu içeren kimyasal organik veya inorganik olabilir, partikül formunda
veya çözünmüş olabilir. Fosfatlar bitkiler için önemli bir besin öğesidir. Bu
nedenle gübrelerin bileşiminde bulunur. Diğer kaynak deterjanlardır. Fosfat içeren
atık sular yüzey sularına deşarj olduklarında su bitkilerinin aşırı derecede
büyümesine neden olur.
Fosfataz : Bir molekülden su kullanarak fosfat grubunu ayıran enzim.
Fosfor (phosphorus) : Bitki yaşamı için elzem lan bir element. Gübredeki 3 temel
besin öğesinden (azot, fosfor, potasyum) biridir.
Fosforik asit (phosphoric acid) : H3 PO4 , gübrelerin önemli bir bileşenidir.
Gübrelerdeki fosfor sularda alglerin aşırı büyümesine, oksijen kayıplarına yol
açarak canlıların yaşamını olumsuz etkiler.
Fosil yakıtı (fosil fuel) : Eski jeolojik dönemlerde yaşamış canlı organizmalardan
oluşan bir hidrokarbon yakıtı, örneğin; petrol.
Fotosentez (photosynthesis) : Yeşil bitkiler ve bazı diğer organizmalar tarafından
karbondioksit ve sudan ışık enerjisini kullanarak karbonhidratların sentez edilmesi.
Fotosentezde genellikle son ürün olarak oksijen açığa çıkar. Klorofil bu proseste
katalizör olarak işlev görür.
Freatik (phreatic) : yer altı suyu ile ilgili.
Geçirgen olmayan (impermeable) : İçinden sıvı veya herhangi
bir maddenin geçişine izin vermeyen cisimler.
Geçirgen (permeable) : Sıvı ve gazların geçişine izin veren delikleri bulunan
cisimler.
Geçirgenlik (permeability) :Toprak yada delikli taşların suyun geçişine izin
verme kapasitesi.
Glokonit (glauconite) : Potasyum, demir, alüminyum veya magnezyumun hidröz
silikatı. Yeşil kumda bulunur. Gübre olarak ve su yumuşatıcı olarak kullanılır.
Gübre (fertilizer) : Azot, fosfor ve potasyum içeren toprağa yayılarak verimi
artıran doğal ve sentetik materyaller.
Güvenilir Su (safe water) : Zararlı bakteriler, toksik materyaller veya kimyasallar
içermeyen su.Lezzet, koku, renk ve belli mineral problemleri suyun güvenirliliğini
etkilemez.
H20: suyun kimyasal formülü.
Habitat (habitat) : Hayvan veya bitkinin yetiştigi dogal ortam. Besin, su,
barınma vb olanakların hayvanların ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlenmesi.
Hafif Su Reaktörü (Light Water Reactor) (LWR): Hafif suyu kullanan nükleer
reaktör .Isı şeklinde uranyum yakıtından salınan Fizyon enerjisi, elektrik
enerjisi oluşturan buhar çarkına aktanlır. Suyun sıcaklığıı yükselir , ısı
değişim ünitelerinde bu ısı buhar oluşumunu sağlar ve elektrik oluşturulur
.Bu işlemler reaktörden dışarıya sürekli ısı çıkışı sağlar. Bu sistem içinde
su aynı zamanda fizyon ile açığa çıkan nötronlann eneji seviyesini düşürmek
ve bir sonraki fizyon oluşumuna katkıda bulunmak için de ABD'de en yaygın kullanılan
reaktör çeşidir.
Hafif su (light water ) : Fizik ve kimyada ağır
su ile karşılaştırılmalı olarak normal, hergün kullandığımız suya verilen ad.
Halit (halite) -Beyaz ve renksiz mineral ,sodyum klorit veya kaya tuzu.
Ham su(raw water) : Kaynağından çıkarılmış ve hiçbir işlem görmemiş su.
Hava kaynaklı kirleticiler (airbome pollutants) : İnsan saglığına çevreye zararlı
olabilen havayla bulaşan kirletici ögeler .
Hava kirleticileri (air pollutant) : Atmosfere kanşan zararlı maddeler .Digerbir
Hidrasyon (hydration) :Suyun diger bir öğe ile kimyasal kombinasyonu.
Hidrat (hydrated) : Kimyasal olarak su ile kombinasyon yapmış olan
Hidrolik (hydrolic) : Suyla çalışan, hareket eden.
Nem (humidity) : Havadaki su
buharı miktarıdır.
Nemli hava (wet air) : Herhangi bir şekilde yağmur
yağmadığı halde yeryüzündeki cisimlerin nemli olduğu, üzerlerinin yağmur yağmış
gibi ıslak olduğu durumu
belirtmek için kullanılan terimdir. Bu durum, neme doymuş sıcak hava kütlesinin,
soğuk ve kuru hava kütlesinin yerini aldığı zaman meydana gelir.
Nitrik asit (nitric acid) : Asit yağmurlarının
bir bileşeni. Korozyon oluşturucu bir özelliği vardır. Binalara, arabaların
yüzeyine, ormanlara ve su yaşamına
zarar verirler.
Nitritifikasyon (nitrification) : Azotlu materyalin
bakterilerce nitrata dönüşümü. Atık sulardaki amonyak bakteriyel veya kimyasal
tepkimelerle nitrit okside
olur ve daha sonra nitrata döner.
Nitrojen aşırı doymuşluğu (nitrogen supersaturation)
: Suda çözünmüş azotun
konsantrasyonun süpersature durumda olmasıdır. Fazla azot balıkların dolaşım
sistemine zarar verebilir.
Nitrojen-Azot (nitrogen) : (1) Kimyasal sembolü
N olan gaz. Bitki büyümesi için elzem olan bu element atmosferin %78’ini oluşturur.
Doğal formu çoğu bitki
tarafından kullanılamaz. (2) Bir gübrenin formülasyonundaki 3 temel besin öğesinden
biri. Nitrojen 10, fosfor 8 ve potasyum 6. (3) Suda kirlenmeye bağlı amonyak,
nitrat, nitrit veya elemetal azot bulunması. (Su Kalitesi)
Nitrojenli atık (nitrogenous waste): Nitrat ve
amonyak gibi nitrik maddeler barındıran atık sular? (Su Kalitesi)
Nutrient-besin öğesi döngüsü (nutrient cycle) : Biyolojik
ortamda besin öğelerinin birinden diğerine dönüşmesi . Örneğin; bitkilerde
sudan fotosentez sırasında
moleküler oksijen üretimi ve bunu takiben diğer canlılarca atmosferdeki oksijenin
suya indirgenmesi gibi. Azot siklusunda daha karmaşık bir tablo mevcuttur ve
oksidasyonda molekülde çeşitli değişiklikler ortaya çıkar. N2, NO3 - , R -
NH2 , and NH4 + gibi...
Nutrient-besin öğesi (nutrient) :Karbon, oksijen,
nitrojen, fosfor ve benzeri elementler veya bunları içeren ve yaşam için elzem
olan bileşikler.
Oksidasyon (oxidation - oxidizing) :(1) Oksijenle kombinasyonun veya elektron
kaybının gerçekleştiği kimyasal reaksiyon. (2) Bir element veya iyonun pozitif
yükünü artırma veya negatif yükünü azaltma prosesi. (3) Organik atıkları veya
pis sulardaki siyanid, fenol ve organik kükürtlü bileşikleri parçalamak üzere
oksijen eklenmesi (Su Kalitesi)
Oksijen tükenmesi (oxygen depletion): Suda çözünmüş oksijen düzeyinin azalması.
Organik mataryel (organic material): Karbon bileşikleri içeren veya bu bileşiklerle
ilgili olan.Canlı varlıklardan elde edilen.
Organizma (organism) : Bitki ve hayvan gibi canlılara verilen isim.
Organoklorlu bileşikler (organochlorine compounds) : Karbon ve klor içeren
kimyasallar.
Ozmotik parçalanma (osmotic lysis) : Seyreltik bir çözeltiye yerleştirilen
hücrenin parçalanması. Örneğin; bir kırmızı kan hücresi distile su içine yerleştirildiğinde,
su hücre içine doğru hareket etme eğilimi gösterir, çünkü hücre içindeki materyallerin
konsantrasyonu yüksektir. Hücre içinde su arttıkça hücre zarı basınca dayanamaz
hale gelir ve parçalanır.
Ozmoz (osmosis) : Yarı geçirgen bir zardan sıvıların zarın her iki yanındaki
madde konsantrasyonunu eşit düzeye getirecek yönde akışıdır. Yarı geçirgen
zar suyun geçişine izin verirken suda çözünen maddelerin geçişini önler. Seyreltik
çözeltiden daha konsantre çözeltiye doğru oluşan sıvı hareketi zarın her iki
yanındaki konsantrasyon eşitlenene kadar devam eder. Eğer zarın yoğun olan
tarafına basınç uygulanırsa suyun akışı konsantre taraftan seyreltik tarafa
doğru geri dönecektir, bu duruma ters ozmoz denir.
Ozon (ozone): (1) Su dezenfeksiyonunda kullanılan ve üç oksijen atomundan
oluşan kimyasal bileşik. (2) İki atomlu oksijenden elektrik deşarjı veya ultraviyole
radyasyonu ile oluşan mavi üç atomlu gaz. Stabil değildir. Güçlü bir beyazlatıcıdır,
zehirli okside edici bir ajandır. Keskin rahatsız edici bir kokusu vardır,
havayı deoderize etmek, suyu, endüstriyel atıkları daha uygun hale getirmek
için kullanılır. Günümüzde dezenfektan olarak klor yerine tercih edilmeye başlanmıştır.
Klordan daha güçlü olarak Cryptosporidium’a karşı tek bilinen dezenfektandır.
Ayrıca ozondan, trihalometan ve haloasetik asit gibi klorlama ile ilişkili
sağlığa zararlı yan ürünler de ortaya çıkmaz.
Ozonlama (ozonation) : Sudaki zararlı patojenik bakterileri öldürmek ve mikrobiyal
yükü azaltmak için dezenfektan olarak ozon gazının (O3) kullanılması. Bu uygulama
halkın kullandığı suları dağıtıma vermeden önce ve atık suları boşaltmadan
önce uygulanır. (Su Kalitesi)
Partikül sayısı (particle count) - Sudaki asılı partikülleri sayı ve büyüklüklerine
göre özel bir partikül sayıcı ile değerlendirilmesi sonucunda elde edilen
değer.
Partiküller (particulates) - Suda asılı halde duran çok küçük katılar. Büyüklük,
şekil, yoğunluk ve elektrik yüklerine göre farklılaşırlar. Su kirliliğinde
önem taşır. Çözünmez durumda olanlar çökeltme veya filtrasyon sırasında ayrılır.
Kum, kil ve bazı organik materyeller bu sınıftadır. Bunlar çökeltme ve filtrasyonla
ayrılmaz. Bunlar su evapore edildiğinde yapıdan ayrılırlar, örneğin; tuz. Hava
kirliliğinde partiküllü mataryel hava akımı veya gazlarla taşınabilen katı
partiküllere veya sıvı damlacıklarına karşılık gelir.
Patojen (pathogen) - Hastalığa neden olan, genellikle virüsler, bakteriler
ve funguslar için kullanılır.
PCBs (Polychlorinated Biphenyls) - Bir grup sentetik, toksik endüstriyel kimyasal
bileşik. Eskiden boya ve elektrik transformerlerinin yapımında kullanılmıştır.
Doğada yıkıma uğramadıklarından birikmeye devam ederler. Endüstriyel atıklarda
bu maddelere sıklıkla rastlanmış, daha sonra yüzey ve yeraltı sularına karıştıkları
bulunmuştur. 1979 yılında yasaklanmış olmalarına karşın hala balık ve diğer
hayvanların etlerinde kalıntıları görünmeye devam etmektedir.
Perkolasyon testi (percolation test) - Toprağın drenaj özelliğini ölçmek için
kullanılan prosedür .
Perkolasyon (percolation) - (1) Suyun taş ya da toprak içinde hidrostatik basınçla
oluşan hareketi. Suyun toprakta, belli bir kanal olmaksızın yeraltı su tabakasına
doğru yaptığı hareket. (2) Filtrasyonu sağlayan sistem içinde suyun yavaş yavaş
hareket etmesi.
Pestisit (pesticide) - Belli organizmaların büyümesini kontrol altında tutmak
için kullanılan kimyasal maddeler. Örneğin; insektisitler, herbisitler, fungisitler,
mitisitler ve rodentisitler gibi.
Petrokimyasallar (petrochemicals) - Rafineride işleme sırasında petrolden oluşan
kimyasal maddeler. Floroanten, krizen, rafine yağlar gibi. Petrokimyasallar
plastiklerin, pestisitlerin, uçucu organik bileşiklerin eldesinde kullanılırlar.
Bu kimyasalların çoğu insana ve çevreye zarar verir pH (Hydrogen Ion Concentration
or Potential of Hydrogen) - (1) Bir çözeltinin asit veya baz oluşunu tanımlamak
amacıyla kullanılan terim. Bu değer çözelti içindeki hidrojen iyonlarının negatif
logaritmasıdır. pH skalası 0 - 14 arasında değişir. Saf suda 22 derecede hidrojen
ve hidroksil iyonları eşit konsantrasyonda bulunur. Buda 7 değerine eşit bir
pH’yı gösterir. 7’nin altında kalan sayılar asitliği, üzerinde kalan sayılar
ise alkali özelliği tanımlar.
Polielektrolit (polyelectrolyte) - Suda elektrikle yüklü iyonlar oluşturan
yüksek molekül ağırlıklı maddeler. Organik olanlarına basitçe polimerler denir,
nişasta ve sakızlar bu sınıfta yer alır, su ve atıksuların işlenmesinde koagülasyon
ve flokkülasyon işlemlerinde kullanılırlar. Suyun berraklaştırılmasında 3 tipi
vardır, katyonik, anyonik ve noniyonik olanlar. (Su Kalitesi and Wastewater
Treatment)